Sonbahar yerini kışa
bırakırken yüreğimde hissettiğim sıcaklık bir anda son bulmuştu. Kalbimin tüm
pencereleri açılmış, kapı ise ardından birini uğurlamışçasına aralık kalmıştı. Elimde
tuttuğum kahve soğumuş, üzerime sardığım polar ise beni ısıtamayacak kadar ince
kalmıştı. Bir anda kendimi sıcak bir bedende bulmuş, ardından gelecek olan
soğuğu ve yalnızlığı tahmin edememiştim. Ve ne yazık ki o soğuk tam da
yüreğime, dünyama, benliğime zamansız gelmişti..
Artık zaman bitmek bilmeyen
kahveleri, susmayan şarkıları, art arda içilen sigaraları, perdeleri açılmayan
evi ve sulanmadığı için kuruyan çiçekleri gösteriyordu. Günümde ne güneş
doğuyor, ne de gün batıyordu. Geriye ise sadece dibi kalmış bir şarap şişesi
duruyordu gidişine içilmeyi bekleyen. Anlayacağın saat beni sensiz geçiyordu.
Midemde hissettiğim
kelebeklerin bir günlük ömrü, bin yıllık hasret bırakmıştı bende. Boğazımda
hissettiğim baskı git gide büyüyor, nefes almam her geçen gün zor hale
geliyordu. Nefes almak demişken, öyle derinden değil. Yarım yamalak, eksik ve
birazda hissiz nefes almaktan bahsediyorum. Öylesine yaşamak gibi.
Masada gidişinle ilk
sayfadan terk edilmiş olan Cemal Süreyya’nın Sevda Sözleri vardı. Nazım
Hikmet’in aşktan dökülen dizeleri hiç durmazdı, süzülürdü dudaklarından kalbime
bir zamanlar. Sonra işte bir rüzgar esti. Kendimi kelimelere boğup, sensizliği
cümle yapar oldum. O yüzden düşmez oldu elimden kalemim. Yerler buruşturulup
atılmış kağıt parçaları, içleri ise yarım kalmış cümlelerle dolu. Tıpkı yarım
kalmış ben gibi, yarım bırakmış sen gibi..
Ah bu yalnızlığın bir
kez kırıldı mı kemikleri bir daha kaynamıyormuş işte. Mutluluğun dibi
sıyrılmazmış da öyle kolay kolay. Hep söylerdim oysa, sevmenin bedeli ağırdır
ayrılıktan sonra diye. Ağır olan yüreğinde bıraktığı parmak izleriyle
yaşamakmış. Ciğerlerinde bıraktığı kokuya hasret yaşamakmış. Gözlerinin
derinine dokunup gittikten sonra kör olmakmış acı olan. Sakalından bir parça
telini yastığının üzerinde bırakıp gittiğinde onunla ama onsuz
uyumakmış koca bir ömrü.
Anladım ki aşka
misafir olmuştuk ikimizde. O kısası makbuldür dedi ve gitti. Ben ise hazır saat
beni sensiz geçiyorken bir kahve daha içiyorum işte. Sonra belki bir kahve daha
içerim. Bir kahve daha..
(Bu blogta bulunan içeriklerin hakkı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde Yelda Kitapçı'ya aittir. İçerikler eser sahibinin izni olmadan kullanılamaz.)
Yaşamak bir duyguyu bir vücutta var etmek geçici de olsa hoş.
YanıtlaSilDuyguları hissetmekte güzel :)
SilMerhabalar. Yazınızı o kadar çok beğendim ki Özellikle vurgulanan cümlelerde kendimi gördüm. Emeğinize sağlık. Blogunuzu takibe aldım. :))
YanıtlaSilhttp://eliftobur.blogspot.com.tr/
Merhaba. Beğendiğiniz ve bazı noktalarda kendinizi bulduğunuz için çok sevindim, çok teşekkür ederim. Bende sizi takibe aldım, keyifle okuyacağım. Sevgiler :)
Sil