5 Nisan 2017 Çarşamba

Deniz kızı



Küçük bir kız çocuğunun bağırışları ile yaşıyordum son günlerde. Duymamazlıktan geldikçe kendimi daha güçlü hissediyor, dalgalara karşı daha iyi yüzdüğümü düşünüyordum. Oysa her gelen fırtınada bir başka yere savruluyordum. Ama hep aynı yerdeymiş gibi davranıyordum. Biri hariç kimse farkında değildi kayboluşumun. Ben bile farkında değildim aslında, ama o farkındaydı. Anlaşılan bu sebepten bağırıyordu durmaksızın. 

Çığlıklarını bırakıp "kayboluyorsun!" dedi bir anda, şaşırdım fakat duymamazlıktan geldim. 
"Hem zaten ufacık bir çocuk o, neden takayım ki onu" diyordum kendime. 
Belli ki ben yüzmeye çalıştıkça oda yoruluyordu benimle. 
"Dur!" dedi ilk defa. "Dal artık suyun içine" 
Anlamamıştım dediğini, saçmalıyordu yine.
"Yaşa üzüntülerin ile dolu bu denizde. Nefesin yetmeyecek belki de ama yinede pes etme. Dalgalarla değil üzüntülerin ile savaş. Sonra al kırgınlıklarını kur bir sandal, kurtar kendini buradan" dedi küçük kız.
"Sen ne bilirsin ki yaşadıklarımı, hem benim kırgınlıklarım güvensizlikten. Sandala nasıl güveneyim? Nereden bileyim beni karaya ulaştıracağını" dedim onun gibi bağırarak. 
"Güvenme" dedi sadece, sanki ben öyle yapmıyormuşum gibi...
"Güvenme, sen yönet, sen götür sandalını. Dalgaların suçu yok ki onlarla savaşıyorsun. Sen seni kıranlarla mücadeleni ver. Haydi deniz kızı. Kurtar kendini" dedi. Deniz kızı da neydi? Bana niye böyle hitap etmişti?
"Sen kimsin küçük?" dedim daha yumuşamış bir ses ile.
"Küçüğünüm deniz kızı, küçüğün..." 

Ne kadar anlamsızdı aramızda geçen bu sohbet.
Deniz kızı...
Çığlık atan küçük...
Masum dalgalar...
Üzüntülerle dolu deniz...
Kırgınlıklarla kurulmuş sandal...

Ne kadar garipti hepsi. Ta ki büyüyene kadar...

Sevgili küçüğüm, küçüklüğüm. Belki şimdi değil ama bir gün kurtulacağım bu üzüntülerle dolu denizden. Hem bilirsin beni, hassasımdır. Her şeye kırılır, her şeye üzülürüm. Reklamlarda bile ağlarım, bilirsin. Ondan bu kadar hırçındır deniz belki de. Ondan savuruyordur beni o yandan bu yana. 
Kuracağım küçüğüm. Kırgınlıklarla dolu sandalı kuracağım. Onlarla yaşamayı öğreneceğim. Hayallerimi yıkanlar sayesinde belki de kimseye güvenmeyeceğim.
Belki şimdi değil ama, elbet bir gün kurtulacağım/kurtulacağız...

Çocukluk hayalleri yıkılanlara, kırgınlara, güvensizlere... 


(Bu yazının her türlü hakkı saklıdır. İzinsiz ve isimsiz kullanılması yasaktır.)

4 yorum:

  1. Yaşamın ritüeli geçmişleri özletmek, gelişmeler küfretmek...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana katılmamak mümkün değil..

      Sil
    2. Yani insan yaşayışı hep çocukluk özlemleriyle dolu misal hep 10 yaşımdaki cumartesi sabahlarını özlüyorum. :)

      Sil
    3. Bende öyle, çocukken kurduğum hayalleri bile özlüyorum :)

      Sil