Öyle bir şey ki,
ansızın çalıveriyor kapını, “hadi”
diyor, “hadi gidiyoruz”. Ne bir
şüphe hissediyorsun ne de bir korku, içindeki sese kulak veriyorsun. O da “git”
diyor sana, “git ki yaşa hayatı”. Zaten gidesin var, kapı çalındığı anda "bu o adam" diye hissetmişsin, gidiyorsun sende. Düşünmeden tutuyorsun
elini. Hem de aşkla.
Tabi hazırlıksız da
çıkıyorsun yola, yanında hiçbir eşyan yok. O halde gidebileceğinden bile emin
değilsin hatta. Ama tüm benliğinle
tamamen kendin olarak teslim oluyorsun o adama. Zaten fark ediyorsun ki öyle daha çok
seviyor seni. Kendin olmayı bile sevdiriyor sana. Dedim ya, tutuyorsun elinden, düşüyorsun işte yola. Evet evet, aşkla.
Korkmuyorsun
engellerden, ya da düşeceğin çukurlardan, takılacağın taşlardan. Biliyorsun çünkü, her
seferinde seni kaldıracak biri var. Güveniyorsun
ona. Seni koruyup kolladığını görüyorsun. Bu yüzden ona sırtını yasladığında gerisini hiç düşünmüyorsun.
Sana her yer neşe
olacak artık, bunu biliyorsun. Hatta bildiğin bir diğer ama en önemli şey ise aşıksın ona. Koşulsuz ve geri
dönülemez şekilde aşıksın. Aldığın nefesin bile bir anlamı, atan kalbinin bile
bir sebebi olduğunu fark ediyorsun onunla.
Onun sesini işittiğin her anda gamzelerin çıkıyor yanağında. Nefes alışını duyduğunda senin ciğerlerine doluyor hava. Kalbine koyduğunda elini tamamlanmış hissediyorsun kendini ya da.
Hani şu asfalt
bildiğin yollar var ya, cennetmiş meğer. Onunla yürüdüğünde bunu bile fark
ediyorsun işte. Sevdiğinin boynundan
gelen buram buram huzur kokusu sarıyor tüm yolu mesela. Hatta hayat yolunuz
hep aydınlık görünüyor, belli ki hiç gece
doğmuyor geleceğinize. Ne ilginç değil mi? Tam karşınızda, yolun hemen
sonunda güneş var, ışığı üzerinize vuruyor ama ne sizi terletiyor ne de kör
ediyor gözlerinizi. Umutla ve emin adımlarla yürüyebiliyorsunuz.
Aşıksın işte.
Aşıksın.
Hepsi bu.
Tüm bildiğin bu.
Emin olduğun tek şey
bu.
Sonra yolun sonunu
görmeye yemin ederken buluyorsun kendini. “Var
mısın” diyor, şüphe duymadan “varım”
diyorsun. “Evet” diye çıkıyor
dilinden. İyi günde de kötü günde de el ele olmaya söz veriyorsun. Yanında o olsun da yetiyor işte sana. Başka hiçbir şeye ihtiyaç
duymuyorsun. Sadece o ve sen varsın.
Aile olmaya söz veriyorsunuz, aile. Artık dünya bile umurunuzda olamıyor. Varsa
yoksa sevda.
Varsa yoksa o.
Sadece o.
Sadece o ve sen.
O ve sen.
Yüreği aşka düşen
birini görürseniz, sakın kaldırmayın. Bırakın parçalansın dizleri.
Yeter ki onun için parçalansın, ona acısın canı.
Öyle ya, benim de ansızın düştü yüreğim. Kaldırmaya pek niyetim yok.
Yüreğimin de tek bildiği bir ömre ve sonsuz sevgiye verdiği sözü, yani tek bir kelimesi.
Öyle ya, benim de ansızın düştü yüreğim. Kaldırmaya pek niyetim yok.
Yüreğimin de tek bildiği bir ömre ve sonsuz sevgiye verdiği sözü, yani tek bir kelimesi.
"Evet"
Yüreğinizin aşka
düşmesi dileğiyle,
Sevgiler
(Bu yazının her türlü hakkı saklıdır. İzinsiz ve isimsiz kullanılması yasaktır.)
Belki inandıramıyor insan, kandıramıyor bedenini. Seviyor ama buna bir ad veremiyor. Geçmiş deneyimler de önemli tabi.
YanıtlaSilYine haklısın be riv rivim..
SilAşk konusu derin veba. Hatta deli veba!
YanıtlaSilHahaha canımsın riv riv!
Silben sizin yazılarınızı beğeniyorum yaa gerçekten güzel
YanıtlaSilNe güzel bir yorum böyle, çok teşekkür ederim :)
SilMerhaba, teşekkür ediyorum. Sizi keyifle takip edeceğim. Sevgiler :)
YanıtlaSilUzun zamandır bu kadar ruhuma dokunan birşeyler okumamıştım, teşekkür ederim.
YanıtlaSilİyi ki varsınız, asıl ben teşekkür ederim.
Sil