Sustuklarımı konuşma, kırgınlıklarımı
ortalığa saçma, sessizliğimi bozma zamanı geldi benim için. Biliyorum ki
yaşadıklarımın bir sebebi var. Bende yara olan bu hikayeyi birilerinin
hayatlarına dokunabilmek, kendi hayatıma da kendimi kazandırabilmek adına bu
satırları yazıyorum. O yüzden belki şimdi biraz dağılacağım, umarım bu
döktüklerimle başta kendim de dahil olmak üzere birkaçımız toparlanabiliriz.
Kim bilir belki birileri benim yaşadıklarımı yaşamadan ayağa kalkabilir. Hazır
mısınız, izninizle ben biraz dağılıyorum
Çocuklukta hep kilosu düşük olan
çocuklardandım. Yani bir sıfat eklemek gerekirse hep “inceydim”. Annem yemek
yemem için ısrar ederdi, önüme çeşit çeşit yemek sunardı, takviyeler verirdi. O
dönemde iştahım pek açık değildi. Ergenlik döneminin getirmiş olduğu stres yeme
alışkanlığımı değiştirdi (bakın bunu derken çok yemekten bahsetmiyorum zamansız
ve dönemsel beslenmekten, sınava hazırlanmaktan dolayı dışarıda sağlıksız besinler
tüketmekten bahsediyorum). 3-5 kilo almaya, aldığım kiloları fark edememeye
başladım. Kilo aldıkça bazı belirli hastalıklar çıktı ortaya. Hemen peşine
diyetisyenler girdi hayatıma. Farkındaysanız “diyetisyenler” dedim. Azımsanmayacak
bir sayı aslında. 7 yıla yakın çok fazla diyetisyen, 100’den fazla beslenme
listeleri (diyet) girdi hayatıma. Evime yemekler yollandı, 2 silme yemek kaşığı
yoğurttu tek öğünüm mesela. Özel sıvılar hazırlandı, bilmem kaç renkli detoks
suları içildi, internette şu meşhur olan shake'ler geldi geçti önümden,
santimlerce incelttiğini iddia eden çaylar tüketildi, hatta zayıflama bantları
bile takıldı. Bu süreçte kilolar vermedim mi, verdim tabi çok verdim. Büyük
iradeler gösterip büyük kilolar verdim ve hepsini hatta bazen fazlasını bile
geri aldım. Bu gidip ben hamburger yediğim, pastalara gömüldüğüm için olmadı,
yıllarca keyifle bir şey yemedim ben çünkü. Hepsini vücudum geri almak istedi
ve aldı. Spor geçmişimden kaynaklı olarak bedenim spor arıyordur diye düşündüm,
çeşit çeşit sporlar da yaptım. Ama ne olduysa hiçbir zaman tam hedeflediğim
olmadı. Bazen irademi gösteremeyip yarım bıraktım ama hiçbir zaman eksik
yapmadım. Bana denilene hep uydum, sanıyorum ki bırakmalarım hep
tükenmelerimden oldu.
Sonra yaşadığım belirli travmalar
beni etkilerken fiziksel durumumun da getirmiş olduğu mutsuzlukla her seferinde
kendimi daha çok eve kapattım. Zaten dışarı çıktığınızda sizi tanıyan biri sizi
görüp selam bile vermeden “ya sen çok güzel kızdın bak çok kilo almışsın biraz
kilo ver genç kıza hiç yakışmıyor” dediğinde evden çıkasınız gelmiyor doğal
olarak. Dahası da var tabi olmaz mı? Evde durumunuzun getirmiş olduğu
çöküntüyle oturuyorken aile bireylerinizden birinin telefonu “ya ben bu kıza
çok üzülüyorum yazık çok kilo aldı bir şey yapın ona” kelimeleri için
çaldığında da etkileniyor insan. Erkek arkadaşınızın, dostlarınızın yanında
kendini bilmez bir kadın yanınıza gelip “ah canım ya nasıl da kilo almışsın”
diye aşağılayıcı bir tavır takınarak suratınıza bedeninizi küçümsediğinde de
utanıyorsunuz. Çünkü o gün bir düğün için süslenmiş, mağaza mağaza gezip zor
bulduğunuz hatta tek bulduğunuz şık kıyafetinizi üzerinize giymiş en güzel
halinizle oradasınız ve biri gelip sizi açıkça aşağılıyor. Kırılır insan,
kırıldım da. Sonra sizin aldığınız küçük kilolar çevrenizin gözünde dağ oluyor
ve size uçurumun sonundaymışsınız çaresizliğini veriyor. Yaşayanlar bilir,
üzerinizden şişman şakaları yapılmaya başlanır, gruplarda en has dost siz olursunuz.
Şu filmlerdeki şişman ve gözlüklüler ilk ölenlerdir ya hani, heh işte biri
sizin dış görünüşünüzle alakalı yorum yaptığında da siz hep ilk öldürülen
oluyorsunuz. Lafta basit, empati kurarak derine inin anlayacaksınız.
Uzun lafın kısası ne biliyor musunuz,
kilonuz ne kadar azsa siz o kadar kadın oluyorsunuz bu toplumda. Fiziğiniz ne
kadar güzelse siz o kadar ön planda oluyorsunuz. Bunlar çevrenin size yaşattığı
kısım tabi, toplumda görülenler. Halbuki çevre baskısının bu kadar yıkmasının
asıl sebebi içimizde baskıladıklarımızın çevremizden gelmesi oluyor. Hepsi bu.
He tabi bu onları aklar mı? HAYIR. Kimse yüreğiyle, mantığıyla görmüyor bizi,
gözleriyle bakıyorlar öylece. Ne yazık ki karakterden çok fiziklerin konuştuğu
bir dönemdeyiz.
İşin kötü yanı ise, BEN BUNUN KURBANI
OLDUM.
Çok yoruldum biliyor musunuz,
inanılmaz yoruldum. İnsanların söyledikleri omzumda kendi ağırlığımdan fazla
ağırlık yaptı. Hepten boynum büküldü, hepten aynadaki beni görememeye başladım
(gözle görülenden değil, benliğimden bahsediyorum). Sonra ne mi oldu, aileme
yalvardım. “Tüp mide ameliyatı olayım bitsin gitsin bu acı” dedim. “Allah'ım
beni öyle hasta et ki bir anda bir deri bir kemik kalayım” diye ağlayarak
ettiğim o saçma duaları düşündüm bu kararı alırken. Hiçbir yerde bedenime uygun
beğendiğim bir kıyafeti bulamadığımda aldım. Tek bir pantolonum olduğunda ve
onu aşındığında bile giydiğimde aldım bu kararı. Bir çekmece kadar eşyam
olduğunda, toplum algısına göre “genç kız gibi” süslenemediğimde aldım işte. “İnsanlar
beni gördüğünde bana ne der” korkusuyla değil, daha dik yürümek istedim. Kilo
verdiğimde bile “sen yine kilo mu aldın” zihniyetinden kurtulmaktı dileğim.
Başlarda kabul etmediler, kimse evladının göz göre göre acı çekmesini istemez
tabi, haklılardı. Asıl mesele burada psikolojik çektiğim savaşın fiziksel
savaşa dönecek olmasıydı. İstedim, onları çaresiz bıraktım ve bu ameliyatı
oldum.
Çok büyük kilolar için değil,
ameliyat olabilme sınırını aşamadan oldum bu ameliyatı ben. Gözümde (insanların
gözlerinde) dağlar bildiğim kilolarım böyle bir ameliyat için kabul edilebilir
değilmiş, ne garip geliyor değil mi kulağa? Ama bir şekilde oldum bu ameliyatı
ben. Oldum da iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilmiyorum. İnsanların anlattığı ve
beni de gaza getiren “muhteşem bir şey hayat kalitem arttı” cümlesi biraz bende
ters tepti. İşler değişti, sağlığım ve psikolojim ellerimden kayıp gitti.
Tüp mide sürecimi daha sonra
anlatacağım. Bas bas bağıracağım buralarda tüp mide ameliyatını, bunun nasıl
olması gerektiğini, benim neler yaşadığımı, bu süreçte aile ve çevredeki
insanların ne yapması gerektiğini. Ben doğru düzgün konuşan bulamadım bu
konularda, konuşan olacağım olmak isteyenler için. Burada hep saklı
tuttuğum kilolarımı, kilolarımla gelen içe kapanıklığımı açık bir şekilde dile
getirmek kadar, yaşatılan çevre baskılarını, psikolojik çöküntüyü, fiziksel
çektiğim bitmek bilmeyen acılarımı, saklı tuttuğum benliğimi, ağı yırtılan pantolonumu
anlatmak kolay değil. Derin bir nefes alıyor, her kelimemde daha da şiddetlenen
çarpıntımı duymadan yazıyorum bu satırları.
Devamı gelecek, diyeceklerim bitmedi.
Daha çok konuşacağım. :)
Ama sizlerden bir ricada bulunuyorum.
Çevrenizdeki insanların burunlarına, boylarına, kilolarına, saçlarına,
taktıkları gözlüklerine, giydikleri kıyafetlere bakmayın. Bunlarla onları
vurmayın. İçten olun, sevgi dolu olun ve herkese yüreğinizle bakın. Bunu
yapmayıp o insanları incittiğinizde onları neye sürüklediğinizi bilmiyorsunuz.
İnsanlara çok güzel olduklarını hissettirin. İnsan olarak, varlık olarak, var
oluş olarak hepimiz mucizeyiz, her birimiz ayrı bir güzellikteyiz. İyi insan
olun.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
(Bu yazının her türlü hakkı saklıdır. İzinsiz ve isimsiz kullanılması yasaktır.)
İnsanlar çoğu zaman gördüklerini değil, görmek istediklerini yorumlar. Bir kadının kilosu sadece bir sayıdır. İnsanı insan yapan en güzel şey düşünceleridir. Senin düşüncelerin hoş... Umarım en kısa zamanda anka kuşu gibi küllerinden daha güçlü dogarsin.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, iyi ki varsınız.
SilHARİKASIN
YanıtlaSilTeşekkür ederim, sizde öyle :)
SilUykumdan uyandım ve uyku bianda tutmadi. Sonrasın da İnternette gezinirken eskaza kendimi yazmış olduğun metnini okurken buldum. O kadar güzel yazmışsın ki şapka çıkartıyorum. Belki de şu cümleni onlarca kez okudum."İnsanlara çok güzel olduklarını hissettirin. İnsan olarak, varlık olarak, var oluş olarak hepimiz mucizeyiz, her birimiz ayrı bir güzellikteyiz. İyi insan olun." Seni o kadar çok yakından tanımak isterim ki, kafanı, düşüncelerini... Olamaz mı?
YanıtlaSil- Olabilir
Merhaba, yolumuzun kesişmesine sevindim. Teşekkür ederim değerli vaktinizi ayırıp yorum yaptığınız için. Olamaz mı, olabilir :)
Silharika olmuş zaten bizim toplum hemen aa kilo almışsın aa zayıflatmışsin aa çökmüşsün der bi sormazlarki derdin varmı neden niçin diye hemen ön planda burun kilo kıyafet...ben nasıl rahat oluyorsam odur kara lastiklede gezerim kimseyede hesap vermem yada bi eşofman çeker çıkarım çünkü ben benim benim keyfim...
YanıtlaSilKesinlikle öyle, teşekkür ederim :)
Sil