14 Mart 2017 Salı

16

Kahve makinesinin başlangıç tuşuna basmış, çıkarttığı yüksek sesin beynimdeki karışık düşünceleri de bastırmasını umuyordum. O anda ihtiyacım olan tek şey kafeindi. Ama istediğim tek şey değildi. Bunu ise tozlu raflardan çıkarttığım çocukluk anılarım sayesinde anlamıştım.
Sıcak kupamı da alıp çalışma odasına geçmiştim. İçinde barındırdığı her bir parçanın onda yarattığı etkilerden dolayı eski göründüğünü düşündüğüm, fakat henüz çok yeni olan radyoyu çalıştırdım. Sesini biraz yükseltmiş ve derin nefesime sarılmıştım o an. Müzeyyen Senar’dan “benzemez kimse sana” çalıyordu. O an bile burkulmuştu içim. Ve önce kahvemi masaya yerleştirmiş, ardında da kendim gıcırdayan sandalyeme oturmuştum.