Annem yüzmeyi öğrenmem
için beni kolluklarla havuzun ortasına attığında 3-4 yaşlarındaydım.
Çırpınıyordum. Biraz bağırmış, defalarca su yutmuştum. Annem müdahale etmemiş,
edilmesini de istememişti. Hatta babamın endişeyle bana doğru yönelmesine engel
olup, “öyle ya da böyle öğrenecek” demişti. Öyle de oldu.
3 gün sürdü yüzmeyi
öğrenmem. Annem beni ilk gün iki kollukla, ikinci gün tek kollukla ve üçüncü
gün ise kolluksuz havuzun ortasına atmış. Ben 3 günün sonunda su üzerinde
çırpınmadan ya da çok su yutmadan durabilmeye başlamışım. Kendimce uğraşlar
göstererek yüzmeyi öğrenmişim. Önce çırpınmış, sonra başarmışım. O günden sonra
da çok sevdim yüzmeyi, ama en çok suyu.
Küçükken duşta çok
uzun süre kalırdım. Dakikalarca şarkı söyler, dans eder, bıkmadan oyun
oynardım. Çıkmam gereken zamanlarda babam banyonun kapısını yavaşça açıp,
“çıtırım” diye bana seslenirdi -evet babam hep “çıtırım” derdi ya da “çıtır
kızım”-. Sonra yanıma gelip ellerime bakar, buruştuğunu görünce de “e
yaşlanmışsın kızım bak buruşmuşsun, çık artık” derdi. Ellerimin buruştuğunu
görünce ikiletmeden suyun altından çıkardım. Ufacık boyumla bile yaşlanmaktan
korkuyormuşum. Yaşlanmayı kırışmak sanıyormuşum belli ki.
Sonra zaman geçti işte.
Git gide boy attım, yaş aldım, bilgi ve tecrübe kazandım. Hatta kirpiklerimin
arasında tek bir tel beyazım bile çıktı. Ama suya sevdam hiç değişmedi. Her şey
değişti, o kaldı.
Zamanla fark ettim ki,
yaşlanmak öyle zaman işi değilmiş. Yaşlanmak için suyun altında saatler
geçirmeme de gerek yokmuş. Yaş almak, göz kenarlarında kırışıklıklarının
oluşması ya da ne bileyim işte -çocuk aklıyla- ellerinin buruşması yaşlanmak
değilmiş. Yaşlanmak çok başka bir şeymiş.
Yorulmakmış be,
yorulmakmış.
Neyse ki artık ellerim
buruşana kadar kalmıyorum artık suyun altında. Yaşlanmayı, buruşan ellerimi
görmeyi beklemiyorum. Öyle ya, suyun altında buruşsam da bunu fark edip beni
çıkaracak birini de bulamıyorum yanımda. Bu yüzden ben zaten buruşmuşken
(yorulmuşken) suyun altında saatlerce geçirmeye ihtiyaç duymuyorum.
Teşekkür ederim anne,
bana yüzmeyi öğrenmek için çırpınmam gerektiğini, yaşamak için çabalamam
gerektiğini öğrettiğin için.
Ve teşekkür ederim
baba, bana buruşana kadar “suda” kalmayı öğrettiğin için.
Ellerim buruştu baba, beni sudan çıkarmayacak mısın?
(Bu yazının her türlü hakkı saklıdır. İzinsiz ve isimsiz kullanılması yasaktır.)
Her emeğin yansıması vardır. Lakin bir itici güç vardır. Duruma sevinebilmek gerek, durumla gururlanmak...
YanıtlaSilÖyle bir zamanda okudum ki yorumunu, nokta atışı yaptın adeta. Riv rivlerin kralısın. İyi ki varsın.
Sil